7 Mart 2013 Perşembe

sarkilara ruhunu veren adam..

entel konuşacak olursam vintage zamanlarda Müslüm gürses plaklara sesini fısıldırken yuvarlak hatlı kamyonlar garibanların umudunu bir kaç kırık eşyayla birlikte şehrin gecekondularına taşıyordu..
Minibüsler varoşlardan fabrikalara doğru akarken içlerinde çizik bir umut taşıyan gettoların sakinleri bir an kırmızı ışıkta çakılı kalan dolmuştan duvar-sinema önlerindeki afişlerle göz-göze geliyordu..
Müslüm-Ferdi-Orhanlı arabesk kuşağının en cilivli döneminde arabeskçiler ötekilerin-ezilenlerin sesiydi..

Devir değişti zaman hızla geçti Arabeskçilerin bile başını döndüren bir hızla..
Bir zamanın isyanın sesi arabeskçiler entel tavırlı kelimelerce isyan etmemekle  düzenin sesi olmakla suçlansada.. arabeskçiler iyi aile çocuğu mazbut insanlardı ve asla isyanı bir yol olarak seçmemişlerdi kendilerine..

Arabesk kültür protest müziğe özgün müziğe yol açarken yeni jenerasyon arabesk isimleri lüks arabalar güzel kadınlar ve para üçgenine yerleştirmişti tahtını..Arabesk toki"leşmekten ziyade ötekileşiyordu..

17 Şubat 2013 Pazar

hızlandırılmış klavyesel masallar

bazen umudumuzu salondaki kilimin altına saklıyoruzz hızla ..
Bunu okadar büyük bir azimle yapıyoruzki salon bu hızdan ötürü toza bulanıyor..
Bütün kelimelerimizi adliyedeki zabıtlık sınavına çalışan işsiz bir öğretmenin umutsuzluğu ile yazıyoruz klavyenin ritmsel melodik harflerinin üzerine..
Kelimelerimiz ne kadar hızlı olurlarsa olsunlar hayattan yavaş kalıyor aslında..
Benercinin kendini niye öldürdüğünü bu hızlı ve duygusuz kelimeler yığını içinde asla çözemeyeceğiz dostlar..
Bundan eminim kelimelerimiz hayatttan hızlı  olsaydı muhtemelen daha boş ama daha hızlı konuşurduk..

18 Aralık 2010 Cumartesi

ulaşamama dersleri...

Atalarımız ahaliyi hısım ,akrabayı toplayıp ,atlarını batıya süreli bi kaç bin sene olmuş ..Bizim memleket inasanın ulaşım kavramıyla mücadelesi işte bu atalarından yadigardır...
---
Ne zamanki bu memleketin dik duruşlu ,çelik bakışlı  yiğitleri at üstünde yaldır yaldır göç etmekten bezip ,metrobüsü,tramvayı,metroyu,ego kavramına yatay geçiş yaptı; işte bizim kendi çapında sağa sola göçüp durmaktan ibaret kavimler göçümüz  o an yerel hayata sabitlendi.....
----
-"Gaddar,Vicdansız,Zalim ve kalleş" ünvanlarına fix sahip olan -"Hain düşmanla" müsabaka yapmaktan,didişmekten  yorulan (konar göçer) ,haraket halindeki kavmimiz , değişen dünya normlarıyla göç etmekte kullandığı enerjisini , modern zaman insanı ünvanı alarak 20.yy  dan bu yana  şehir içi ulaşıma harcamaya başladı...
------
Şehirleşen memleket , göç uzmanı insanına kendi şehirsel  raconunu dayatmaya başlayınca bizim memleketin özgün ve akıllı ahalisi şehiri kendi anlayışına göre şekillendirip şehiri kendi içinde göç eden bir organizmaya dönüştürdü..
----
Binlerce sene önce bozkırlardan bozkırlara göç eden şanlı ahalinin bedbaht torunları bu görkemli ritüeli asırlar sonra kendi şehirleşen dünyasında uyguluyor...

23 Kasım 2010 Salı

facebook mottolarım çeşitlerden bir çeşni

*yalnızlık dert değil alibabanın -40 haramisi var ama hepsinin ayrı bir derdi var..

*devlet her vatandaşına füze kalkanı alsın...google earth'dan mekan seçip füze atalım..


*ankaradan izmire gelirken otobüslag (karayolsal jetlag) yaşamak dert değilde ..bu sıcaklığın 15 derece zonk diye düşmesi işte beni o bitirdi..t-şirtle kordon boyu neşesinden başkentte montla sıçma hüznüne yakalandım..bu reva olamaz..


* not ortalamamı tutturdum" oğuz atay-tutunamayanlardan" ; "tarık buğra-ayakta durmak istiyorum"a geçiş yaptım biraz daha çalışırsam -"jonathan livingston " olup kanat çırparım maviliklere...

*bütün sokakları rengarenk boyadık adımlarımızla..sonbahar yağmuruyla soldu bütün adımlarımız....

 *fantezi müzik şarkıcıları hangi fantezinin ürünü acaba...


*gözünü sevdiğim memlekette; vatanına hasret ölenlerin mezarını ziyaret etmek bile suç olmuş; siyasi akbabaların çenesini yorar olmuş...;oysa ne güzel etmiş kemal kılıçdaroğlu yılmaz güneyi;ahmet kayayı abidin dinonun eşini ziyaret etmekle..şuna inanırımki; Ölüye duyulan nefret ve fikirlere duyulan tahamülsüzlük bir arpa yolu götürmez bizi...


*yan yatarak üzüm yiyen roma imparatoru yattığı yerden koca medeniyeti senelerce idare etmeyi başarmış uşaklarını el çırparak yanına çağıran bir tarihsel bireydir...saygı duyarmısın dersen; ölmüş adamın arkasından konuşmak olmaz.

*faşizme karşı omuz omuza dertlere derman olmuyor artıkın...;Faşizme karşı bacak omuza!

*de-leri hiç ayırmadan yazar ve okurum ..bu konuda ayrılmaz bütünlüğe inanıyorum ..dahi anlamınada gelse tüm de-ler birleşik ve tümleşik yazılsın bence..

7 Kasım 2010 Pazar

merhaba bilimkurgu..lets play chess

bilim kurgu insanoğlunun arayışlarının ve merakının filmselleşmiş boyutudur bir bakıma..
İnsanoğlunun takviminde 1910 yılında Halley kuyruklu yıldızı dünyanın sonu geldiğine dair sinyalleri verirken,1916 yılında beyaz perde ilk androidini seyirciyle tanıştırır.
--Bilimkurgu sinemasını günümüz günlerinde artık basitce  -"bilim den feyz ve ilham alınarak kurgulanmış hikayeler dizisi" olarak tanımlamak bilimkurguyu yeterince anlamamaktır.
--80 kuşağının çocukluk günlerini şenlendiren  baskan bilim kurgu serisi biz bi dönemin çocuklarına arthur c clarke, asimov, ray bradbury, peter randa ,emil petaja  gibi isimlerle tanışdırdı. Bizden uzaktanın ve geleceğin teknolojisi ile harmanlanmış bilmkurgu bizi,ve bizden öncekileri hiç aldatmayan sanal bir dost oldu.
--Fantastik öğelerin kan kardeşi ve can yoldaşı bilimkurgu sineması kendine has seyircisi ve dokusu ile sinema ormanında  mağrur ve gururlu bir çınar gibi yaprakları evrene ve geleceğe uzanmakta...
**Kurgu bilime selam eden her cana selam olsun...